Ana Sayfa

 

KİZB   KİZB ALE’R-RESUL   KİZBU’R-RAVİ

 

Hadis usulünde KİZBU'R-RAVİ şeklinde de geçer. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem üzerine yalan söylemektir. Diğer bir ifadeyle ALLAH Resulünün söylemediği bir sözü kasden ona nisbet ederek rivayet etmektir. Kısacası Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in ağzından yalan uydurmaktır.

 

Kisb yada türkçesi yalan, META'İN-İ AŞERE denilen ravinin tenkide tabi tutulduğu esaslardan adaletle ilgili beş cerh sebebinden birincisi ve en ağırıdır.

 

el-Hatibu'l-Bağdadi'ye göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem üzerine yalan söylemek, hadis uydurmak ve sema' iddiasında bulunmakla olur.  Muhaddislerin hepsi her ne şekilde olursa olsun Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in ağzından yalan söyleyen ravi'nin hadisinin tevbe etse bile reddedileceği görüşündedirler. Bu demektir ki ravi tek hadiste dahi yalan söylediği açığa çıksa adalet vasfını yitirir.  Yalanından tövbe etse rivayet tarikleri sağlam olsa bile kendisi terk, hadisleri reddedilir. Nitekim Ahmed b. Hanbel'e yalnız bir hadiste yalan söyleyip tevbe ve rucu' eden ravi'nin durumu sorulmuş, o büyük alim: 'Tevbesi kendisi ile ALLAH arasındadır. Hadis'i ebediyyen yazılmaz. ' demiştir. (Kifaye, 190) Ebu Muzaffer Mansur b. Muhammed, es-Sem'ani ise şunları söylemiştir. 'Yalnız bir haber de yalan söyleyen ravinin geçmişte rivayet ettiği hadislerininde terkedilmesi gerekir.'  (Takrib, 18).

 

Buhari'nin şeyhi Ebu Bekr Abdullah ibni'z-Zübeyri'l-Humeydi ile Şafii alimlerden Ebu Bekr Muhammed b. es-Sayrafi bu görüştedirler. Hatta es-Seyrafi 'yalan yüzünden hadisini terkettiğimiz tevbesi dolayısıyla kabul etmeyiz. Bir ravinin naklini zayıf bulduk mu ona daha sonra kuvvetli dermiyiz' demiştir. (Ulum, 1/329, 30)

 

Muhaddislerin yalancı ravilerin üzerinde bu denli titizlikle durmaları hadisleri yalandan korumak içindir, zira hadisler arasına yalancı ravilerin yalan rivayetlerinin karışması ile din fesada uğrar, asli şeklini kaybeder. Yerini batıl ve hurafeler alır. Bu sebeple yalnız bir hadiste dahi yalan söylediği açığa çıkan raviden artık hadis rivayet edilmez.

 

Bununla beraber hadis dışında yalan söylediği bilinen ravinin durumu farklıdır. Böyle biri yalandan tevbe ettiği bilinirse mutlak olarak terkedilmez. Hadis'i belli şartlarda alınabilir, çünkü hadis dışında yalan söylemenin fesadı umumi değildi. Nitekim yalancı şahidlikte bulunduktan sonra tevbe edenin şehadeti kabul edilir.

 

İbnu's-Sallah fısk sebeplerinden biri olan insanlarla konuşmasında yalan söyleyip de tevbe edenin rivayetlerinin kabul edilebileceği görüşündedir. (Ulum, 104)

Nevevi de es-Sem'ani'nin yukarıda zikredilen sözüne katılmadığını söyledikten sonra rivayetle şehadet arasında kuvvetli bir fark olduğunu söylemiştir. (Takrib, 18). Nevevi, Müslim şerhinde de şöyle der: Muhtar olan hadis dışında yalan söyleyip tevbe edenin tevbesinin kesinlikle sahih olduğu ve şahidliği gibi rivayetinin de kabul edilmesi gerektiğidir. Bu Kafir olan bir kişinin İslam olduğu zaman rivayetinin kabul edilmesi gibidir. (Tedrib, 1/330)

 

Bununla beraber kafirin müslüman olması halinde rivayetinin kabul olunduğu yolunda ileri sürülen görüşün bu konuya uygun bir misal olmadığı anlaşılmaktadır, zira İslam vasfı, hadis rivaye t edenlerde aranan ilk ve umumi bir şarttır, fakat bu şart her İslam vasfını taşıyan kimsenin hadislerinin kabul edilmesini gerektirmemektedir. Nitekim hadis uydurup bunları Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e isnad eden kimselerde bu vasfa sahip olan kimselerdir. (Hadis ıstılahları, 200)

 

Ravinin hadis rivayetinde yalan söylemesi el-Hatibu'l-Bağdadi'nin yukarıda da nakledilen görüşünde de söz konusu edildiği gibi ya Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e ait olmayan hadisleri onun sözleriymiş gibi rivayet etmesiyle, yada isnadında meşhur muhaddislerden  birinden işittiği zannını uyandıracak ifadeler kullanmasıyla olur.

 

Nebi sallallahu aleyhi ve selleminin söylemediği bir sözü ona isnad ederek rivayet, hadis uydurma şekillerinden biridir. Meşhur muhaddislerden birinden işitme intibaı verecek tarzda isnad serdetmek sema' iddiasında yalan söylemektir. Hadis ravileri arasında isnadında gerçekte rivayette bulunmadığı şeyhten sema' intibaı verecek şekilde ifadeler kullanarak tedlis yapanlardan hiç görmediği kimseden hadis işittiğini ileri sürenlere yalanın bu çeşidine başvuranlar olmuştur. Bunun içindir ki ravinin sema' iddiasında yalan  söyleyip söylemediğini anlamak üzere tarihten istifade yolu tutulmuştur. Süfyan es-Sevri bu konuda 'Raviler ne zaman yalan kullanmaya başladılar, bizde onlara karşı tarih kullandık'  demiştir. Hafs Ğıyas ise şunları söylemiştir.  'Bir şeyhi yalan söylemekle itham ettiğiniz vakit onu yıllarla hesaba çekin.'  Bu demektir ki yaşını ve hadis yazdığı şeyhinin yaşını hesaplayın. Eğer ravi kendisiyle ilgili imkansız bir şey söylerse rivayeti terkedilir. (Kifaye, 193)

 

Ömer b. Musa el-Vecihi isimli bir ravinin isnadında yalan söylediği tarih bilgisiyle açığa çıkarılmıştır. Ufeyr b. Ma'dan olayı şöyle anlatır: 'Ömer b. Musa şehrimize Humus'a geldi. Hemen etrafını aldık 'Haddesena şeyhukumu's-Salih (Bize Salih şeyhiniz tahdis etti)' demeye başladı. O da kim?  diye sorduk. 'Halid b. Ma'dan' cevabını verdi. Bunun üzerine ben, 'onunla hangi yıl karşılaştın?' diye sordum. '108 Erminiyye Gazasında' diye cevap verdi. 'Ya şeyh dedim ALLAH TAN kork ve yalan söyleme. Halid 104 yılında öldü. Sense onunla ölümünden 4 yıl sonra karşılaştığını söylüyorsun, dahası Halid Erminiyye Gazasına asla katılmamıştır. (Kifaye, 193)